Bilge, eşi Zeki, kızı Eda ve yeni doğmuş bebeği Alp
ile birlikte İstanbul'da rahat ve konforlu bir hayat sürmektedir. Fakat inşaat
mühendisi olan eşinin yoğun iş programı yüzünden uzun zamandır ailecek tatile
gidememişlerdir. Bu amaçla Fethiye'de bir villa kiralayan aileye
Bilge'nin yeğenleri Didem ve Bora da katılır. Ertesi günün
sabahında İstanbul'dan yola çıkacak olan aile güzel uykudayken büyük bir deprem
olur. Sarsıntılardan etkilenen aile, bir an evvel İstanbul'dan ve yaşadıkları bu
'küçük kıyamet'ten uzaklaşmak için yola çıkar. Fethiye'de tuttukları villada
onları, evin bakıcısı Ali karşılar. Bir dağ başına kurulmuş bu lüks
villa, havuzuyla, bahçesiyle ve dekorasyonuyla ilk bakışta muhteşem görünür. Ama
evin karşısında görünen mezarlık onları hemen huzursuz etmeye başlar. Annesini
17 Ağustos 1999 depreminde kaybeden Bilge, İstanbul'da yaşadığı
sarsıntılardan fazlasıyla etkilenmiş ve tekinsiz kabuslar görmeye başlamıştır.
İstanbul'daki tehlikeden kaçan Bilge, bu hayallerin de etkisiyle
geldikleri yerde daha büyük bir tehlikenin onları tehdit ettiğini düşünmeye
başlar.