Gitarist Brian May, Tim Staffel ile birlikte "1984" isimli okul
grubunda birlikte çalıştılar. Daha sonra 1969 yılında başarısız bir
single çıkardılar ve Roger Taylor'un da bulunduğu, müzik hayatı pek
uzun sürmeyen "Smile" adlı toplulukta çaldılar. 1970 yılında topluluğun
dağılması ile, Staffel yeni bir grup için kolları sıvadı. Bununla da
kalmadı, Mercury'i, May'i, Taylor'i ve daha sonra ise John Deacon'u bir
çatı altında toplayarak "Queen" adlı grubun ilk temellerini atmış oldu.
Queen ilk kurulduğu zamanlar grup elemanlarının tümü başka işlerle
uğraşıyorlardı. Deacon öğretmenlik yapıyor, Taylor ve May staj ile
ilgileniyorlardı. Freddy Mercury ise hem tasarım öğreniyor hem de
market işletiyordu.
1972 yılında gruptan, yeni kurulmuş bir stüdyo olan "De Lane Lea
Stüdyolar"ındaki aletleri test etmek için, bir stüdyo çalışması
yapmaları istendi. Bu aynı zamanda Queen'in ilk referansı oluyordu.
Çünkü o sırada orada bulunmakta olan iki mühendis grubu çalıştıkları
firmaya tavsiye ettiler. Queen böylece ilk kontratını aynı yıl
imzalamış oldu. 1973 yılında Larry Lurex adı altında aslında Queen
üyelerinin doldurduğu ve 1960'ların iki hit şarkısının ("I Can Hear
Music" ve "Going Back") yeni yorumlarını içeren bir albümün ardından
birkaç hafta sonra Queen'in ilk başarısı "Keep Yourself Alive" adlı
albümü ve single'i çıktı. Bu albümle İngiltere listelerine girememesine
rağmen Queen Amerika listelerinde iyi bir çıkış yaptı.
1974 yılında İngiltere ilk beş ve Amerika ilk elliye giren Queen II ise
nispeten daha başarılı idi. Bu albümden bir de single geldi "Seven Seas
of Rhye". Aynı yılın sonlarına doğru 3. Albümleri "Sheer Heart Attack"
"Killer Queen" hit parçası ile İngiltere listelerinde 3. lüğe, Amerika
da ise ilk 20 ye yükseldi. Hemen ardından "Now I'm Here" adlı 45'lik
geldi.
1975'in sonlarında daha önceki 3 albümünde yapımcısı olan Roy Baker ile
"A Night at The Opera" albümünü doldurdular. Bu albümün başarısında
kuşkusuz İngiltere'de zirveyi 9 hafta boyunca kaptırmayan "Bohemian
Rhapsody" parçasının payı büyüktür. Bu parçanın video klibi ile
Queen'in en büyük ticari atağı gerçekleşmiş oldu.
1976 yılındaki "A Day at The Races" de İngiltere'de zirveyi uzun bir
süre meşgul etti. Bu albümün hit parçası ise "Somebody To Love" oldu.
Daha sonra Mercury, May ve Taylor Ian Hunter'in "All American Alien
Boy" albümü için de stüdyoya girdiler.
1977 yılında "We Are The Champions" adlı İngiltere listelerinde ilk 3
içinde gezinen hit şarkıyı da içeren "News of The World" ün başarısı
ile, Queen'in şöhreti iyice arttı. Topluluk çalışmalarına hız
kazandırarak 1978'de "Jazz", altı ay sonrada çift albümleri "Queen Live
Killers" müzikseverler ile buluştu. 1980'de ise Almanya'da Reinhold
Mach tarafından yayınlanan "The Game" piyasaya sürüldü. Topluluğun ilk
büyük uluslararası başarısı olarak kabul edilen bu albüm Amerika
listelerinde zirveye oynayan "Creazy Little Thing Called Love" ve
"Another One Bites The Dust" single'larını da içeriyordu. Bu yılın
sonunda Flash Gordon filminin müziğini de yazan Queen 1982'de grubun 4.
toplama albümü olan ve İngiltere listelerinde 6 yıl gibi rekor bir süre
kalan "Greatest Hits"i müzikseverlerin beğenisine sundu. Video
kliplerinin toplandığı "Greatest Flix" in satışı da olağan üstüydü. Bu
arada Taylor ilk solo albümü olan "Fun in Space" (1981) i de
çıkarmıştı. Daha sonra listeleri alt üst eden single "Under Pressure"
için David Bowie ile stüdyoya girildi. 1982 yılındaki bir diğer albüm
"Hot Space" in satışları ise her yeni Queen albümünün listelerde
ulaşmayı garantilediği ilk beşe girmesine rağmen diğer başarılar
yanında sönük kaldı. 1983'de grupta çok önemli çalışmalar olmazken
Brian May "Star Fleet" isimli solo çalışmasına ağırlık verdi. Ancak bu
albüm de 1984'de çıkan ve İngiltere listelerinde yaklaşık iki yıl
kalmayı başaran aynızamanda "Radio Gaga" ve "I Want To Break Free" yi
de içeren "The Works" ün başarısı karşısında bekleneni veremedi. Aynı
yılın sonlarında ise Freddy Mercury Metropolis filminin müziği için
tekrar kayıt stüdyolarına döndü. Topluluğun "Thank God It Is Christmas"
için yeniden bir ayara gelmesine rağmen bu birliktelik uzun sürmedi ve
1985'de Mercury'nin "I Was Born To Love You" isimli parçasını da içeren
ilk solo çalışması olan "Mr. Bad Guy" geldi. Bu yılın sonunda grubun
eski şarkılarını içeren 14 albümlük bir set piyasaya sürüldü. 1986'da
ise grubun dağıldığını düşünenlere "A Kind Of Magic" albümü ile cevap
veren topluluk daha sonra büyük bir turneye çıkarak, konser görüntü ve
kayıtlarını "Live Magic" adı altında topladılar. Bu turnede daha çok
son albümleri "A Kind Of Magic" ön plandaydı.
1987 yılında Queen elemanları bireysel çalışmalara daha çok önem veren
bir tavır içerisine girdiler. Grubun demir başlarından Mercury ve
Taylor gerçekten oldukça garip deneyimler yaşadılar. Taylor kendine
"The Cross" adlı yeni bir grup kurdu ve tarzını da değiştirdi. Baterist
ve vokalist olarak görmeye alıştığımız Taylor "The Cross"da ritim
gitarist ve solist olarak dinleyicileri ile buluştu. Freddy ise
Montserrad Caballe ile çıkardığı düet albümle sesinin tüm güzelliğini
kullanıp oldukça beğeni topladı. Daha sonra bu "Barcelona" adlı single
albüm halini aldı ve İngiltere listelerinde Top 10'a girme başarısı
gösterdi.
1989 yılında uzun beklenti sona erdi ve Queen hayranlarının yüzü
yeniden güldü; Queen yeniden toplandı ve yoğun bir çalışmanın ardından
"The Miracle" adlı albüm piyasaya sürüldü. Hem grubun uzun
çalışmalarının hem de hayranların uzun bekleyişlerinin bir tesellisi
gibiydi bu albüm. Büyük bir başarıyla İngiltere listelerine 1. sıradan
giriş yaptı ve uzun bir süre bu yeri korudu.
Daha sonraları grubun üzerinde kara bulutlar dolanmaya başladı.
Topluluğa yakın çevrelerde Queen'in beyni Mercury'nin oldukça tehlikeli
bir virüs olan HIV virüsünü kapmış olduğu iddiası belirdi. Sonraları bu
dedikodular güçlendi ve sonunda Freddy'nin o zamanlar yeni duyulmaya
başlayan bir hastalık olan AIDS'in kurbanlarından olduğu kesinlik
kazandı. Önceleri ses çıkarmayan Mercury 1991 yılında hastalığını
kabullenerek Kensington'daki evine çekildi.
Bu olay Quenn'in ve Freddy'nin milyonlarca hayranını yasa boğdu. 1992
yılında AIDS hastalarına yardım amaçlı verilen bir konser ile bu
hastalık dünyaya çarpıcı bir şekilde tanıtılmış oldu.
1995 yılında Queen grubunun eksiksiz olarak çıkardığı son albüm "Made
In Heaven" satışa sunuldu. Queen hayranları tarafından büyük ilgi ile
karşılanan albüm Freddy'nin ilerlemiş hastalığına rağmen pes etmeyerek
katıldığı pek çok kaydı da içeriyordu. Hastalığı ilerledikçe
güçsüzleşen Mercury için o zamanlar gerçekten çok zordu. Şarkı
sözlerini grubun diğer elemanları yazmaya başladılar. Mercury sadece
stüdyo çalışmalarına katılabiliyordu. Daha sonra ise bir sonraki
çalışma için güç toplamak üzere yeniden evine çekiliyordu.
Freddy Mercury eşi bulunmaz sesi ve besteleri ile dünya Rock tarihine
hiç silinmeyecek bir imza atmıştır. Freddy müziğine her şeyini katan
bir sanatçıydı ve onu o yapan da buydu. Şu anda Queen bizlerle birlikte
olmayabilir ama yaptıkları müzik ebediyen bizimle yaşayacak.